
Antakya’nın, doğunun kraliçesinin günümüze ulaşmış en büyük mimarilerinden birisi olan #BabıHadid yani #Demirkapı bir kaç bin yıl önce şehrin bugün de yaşadığı bir takım problemleri çözmek amacıyla inşa edilmiştir. Şehrin beş kapısından biri olduğu özellikle internet ortamında bütün kaynaklarda geçse , Antakya’nın hangi dönemi kastedildiği açıkça belirtilmiyor, farklı yıllarda bir veya birden çok kapı isimleri olduğu için ben #Demirkapı ‘ya şehrin en önemli kapısı tanımlaması yapmak istiyorum. Şehrin muhafızı: Demirkapı …
Antakya şehir surlarının devamı olan Demirkapı, şehrin ve surların sahibi #Seleukos I. Nikator zamanında yapılmıştır. Fakat bazı kaynaklarda Demirkapı için deprem ve afetlerden zarar gören Antakya’yı tekrar imar eden #Justinianus tarafından, alanda bulunan kalıntılar üzerine bir bent olarak inşa ettirdiği geçmektedir. Bu dönemde bir çok kez sel felaketi yaşayan kenti Demirkapı şehri uzun bir süre koruyacaktır…
Şehir merkezine 3km uzaklıkta bulunan Demirköprü’ye aşağıda ayrıntıların belirttiğim güzergahlardan, yürüyüşle sadece 8-9 dakikada ulaşacaksınız. Dağların vadiye bakan kısımlarında yer alan kayaların kırılarak oluşturulduğu patikalardan yürümek, size antik döneme açılan bir zaman tünelindeymişsiniz hissi veriyor. Geziniz için bahar aylarını seçmeyi ayrıca eğer yorulmazsanız vadiyi takip ederek #AntakyaKalesi’ni de ziyaret etmeyi unutmayın.
DEMİRKAPI’YA NASIL GİDEBİLİRİM?
Demirkapı’ya iki ayrı yoldan gidebilirsiniz;
1-İlk yol St.Pierre Kilisesi otoparkından (Görsel:1) (aracınızı buraya bırakmalısınız) devam eden toprak yoldan devam edeceksiniz, bu yolda biraz yokuş çıkarak, Demirkapı patikasına ulaşacaksınız. Bu patika yaklaşık 10 dakika yürüdüğünüzde sizi Demirkapı’ya ulaştıracaktır.
2-Aynı patikaya, #NecmiAsfuroğluArkeolojiMüzesi’nin karşısında bulunan İzmir Caddesinden (Görsel:2) İzmir Caddesi boyunca yaklaşık 1-2 dakika ilerleyip, St. Pierre caddesi olarak görünen alanda aracının bırakarak, gecekonduların arasından yine aynı patikaya çıktıktan sonra yaklaşık 10-15 dakika yürüyerek ulaşabilirsiniz. Sizlere tarif ettiğim her iki yolda küçük bir yürüyüş parkuru içermektedir, yani yanınıza suyunuzu almayı ve rahat şeyler giymeye özen göstermeniz gerekmektedir. Özellikle bahar mevsimini tercih etmeniz görsel açıdan sizi doyuracaktır.
Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi önünden güzergah. St. Pierre Kilisesi önünden güzergah
Bir kapıdan, daha çok şehir surunu andıran yapı, zamanla #Aqueduct a çevrilmiştir. Yapının üzerinde bulunan bir kaç penceresi ile sel sularının gücünü kırarak, daha derin bir alanda geniş bir su birikintisi haline dönüşüyor ve gücünü kaybettiği için şehre zarar vermiyordu. (Zaten demir kapı ismi bu pencerelerde bulunan demirlerden verilmiştir diye tahmin ediliyor) Yani Demirkapı, Antakya’yı hem insani hem de doğal olaylardan kolayca koruyan kadim bir gardiyan gibi binlerce yıl görev yapmıştır. Bu görevi başarıyla tamamlayan yapı şimdilerde hak ettiği ilgiyi ve bakımı maalesef göremiyor.
(Kabaca sıralayacak olursak: 1-Şehir Suru, 2-Taşkınlar için bent , 3-Su yolu (aquaduct) , 4-Şehrin giriş kapısı)
Not: Aqueduct kelime kökeni: aqua (su) ve duktus (kanal,yönlenirme) (Latince)
A: Antakya’nın Batı Surları
B: Zoiba Irmağı ve Kemeri
C:Demirkapı’nın Batıdan Görünüşü
D:Demirkapı’ın Doğudan Görünüşü
E:Yaya Yolu
F: Daphne’den su getiren kemer (muhtemel Trajan ve Memekli)
1905-2021 Demirkapı’den Şehre Bakış 1900-2021 Memikli Köprü 1800-2021 Demirkapı
Kaynaklarda kadim #Antioch da bir kaç kez şehri tamamen etkileyen evleri harap edecek kadar büyük olan sel felaketleri yaşanıldığı bilinmektedir (bunlardan birisi, yakın zamanda müze olarak açılan #NecmiAsfuroğluArkeolojiMüzesi nin tam ortasından geçmiş ve bugün bile izleri belirgin bir yıkım oluşturmuştur. Hatta müzenin mimari planı bu taşkına göre planlanmıştır.) Bu taşkının sebebi #Orontes yani #AsiNehri‘ni besleyen ve şehirde bugün unutula gelmiş iki küçük nehir yatağının, dağlardan gelen suları şehrin içerisinde havzasından taşırmasıdır.
https://www.instagram.com/p/CKuJE6bHtKP/?utm_source=ig_web_copy_link
(Bugün hala sel sularına karşı şehrimizi koruyor)
Şehrin doğusundan yani bugün #HabibiNeccarDağı olarak bilinen (Starius) dağının vadileri arasından doğan sık sık taşkınlara sebep olan bu derelerin isim #Parmenius ve #Phyrminus olarak geçmektedir. Hacı Kürüş Deresinden doğan #Parmenius oldukça sık su taşkınları oluşurdu, bunlardan bir tanesi ise #Onopnictes ismi verilen su taşkını idi şehre çok zarar ve bu taşkından sonra bir çok konut zarar gördü. Antakya’nın biraz daha güneyinde yer alan #Pyhrminus ve #Parmenius bugün sadece şehrin pis suyunu akıtan iki küçük dere olup antik dönemde şehir plancılarını yine aynı sebeplerden oldukça zorlamıştır. #Demirkapı bu sebeple aynı zamanda bu iki dereye akan sel sularını durduracak bir bend gibi de kullanılmıştır. Yine bir çok kaynakta görülen, Antakya planlarında açıkça seçebildiğimiz su kemerleri şehrin hala her köşesinden sezilmektedir. Bunların en çok bilinenleri #Trajan (halk arasında #Kantara) ve #MemikliKöprü olarak bilinen yapılardır.
Bugün yer yer bozulan nehir yatakları ve eski Antakya’ya dair izler. Antik dönemde Antakya Kapıları, taşkına sebep olan nehir yatakları
Kadim #Antioch ‘un en önemli yapılarından, Demirkapı’nın dağın ve şehrin diğer bölümlerinde bulunan surlara göre nispeten daha sağlam olması, bugüne kadar ayakta kalmasını sağlamıştır. Bu sağlamlığı ise şuna bağlıyorum, sellerin ve yıpranmanın vadinin ortasıda, suların yıprattığı yerde olduğu düşünüldüğünden en sağlam taşların ve harcın burada kullanıldığını düşünüyorum.

#Cassius ve #Starius dağlarının sert kayaları, Demirkapı ile birleşip #Antakya’yı bir çok tehlike ve düşmandan yıllarca korumuştur. Şehir surları Antakya’yı Mısırlılardan, Ermeni Krallığından, Müslümanlardan korumuştu, zamanla Müslümanların eline geçen şehri, bu kez Haçlı Seferlerinden Müslümanları koruyacaktı. Geriye kalan bir avuç taş bugün bizim korumamıza muhtaç, ama maalesef biz bu görevi ciddiye almıyoruz.
Antakya Kalesi ve Surları:
Mimar, #Xenarios tarafından coğrafi duruma ve vatandaşlarının ihtiyacına göre kurulan #Antioch şehri kurulduğu günden beri kadim surlarla çevriliydi ve hatta İstanbul surlarından sonra ülkemizde en uzun sur duvarları olarak kabul edilmektedir. Starius Dağı’nın zirvesinde yer alan Antakya Kalesi’ni, Asi nehrini kıyılarını (yazı sonundaki çizime göz atın)Antik dönemde yer alan ve içerisinde imparatorluk sarayı hipodrum ve kamu yapılarını barındıran adayı bile tamamen sararak tekrar Asi nehriyle buluşan bu surlar bugün yapılan tahminlere göre yaklaşık 23.500 metre olduğu düşünülmektedir, maalesef günümüzde bu sur kalıntılarının sadece 8000 metre kadar bir bölümü korunmuştur.
Antakya Surları Gravürü Doğu Kapısı Illustration of a Ruined city walls of Antioch Dük Kapısı / Halep Kapısı
Demirkapı yaklaşık 20metre genişliğinde ve 25 metre yüksekliğini geçerken, surlar şehre yakın bölgelerde 10-15 metre genişlikte, 20-25 metre yüksekliğe ulaşıyordu. Şüphesiz sürekli savaş, deprem ve afetlere maruz kalan şehirden dolayı surlarda bir çok kez restorasyon ve yeniden inşa edilmeye maruz bırakılmıştır.

Şehrin, kuzeyde Halep Kapısı (St. Paul), doğuda Demir Kapı, güneyde Şam Kapısı, batıda Köprü kapısı ve kuzeybatıda Köpek Kapısı olmak üzere bir çok kapısı vardır. Antik dönemden başlayarak 1000-1100 lü yıllara kadar bu kapıların ismi ve sayısı değişkenlik göstermektedir.

Silpius Dağı’nın zirvesinde yer alan Antakya Kalesi’ni, Demirkapı’yı ve kent surlarını size anlatmaya çalıştım. Bir sonraki yazımda Antakya Kalesi yakınlarında bir bölgede bulunan büyük tapınağı ve aşağıdaki çizimde görmüş olduğunuz dev Antakya’yı sokak sokak anlatmaya çalışacağım.

DEMİRKAPI VE ÇEVRESİ KISA TANITIM FİLMİM
Merhaba Değerli Araştırmacı
Büyülendim Şaşkınım.Heyecanlıyım.Harika tarihi bilgiler.İskenderunluyum.Kendi ülkemizin hatta doğduğumuzşehrin tarihini hep merak ediyordum.Antik çağ dönemini de özellikle.Hiçbir yerde görmediğim duymadığım altın değerinde bilgiler bunlar.Sanatımada yansımaya başladı.Deli gibi antik kentleri müzeleri gezme arzusu var içimde .Ama Antakya’yı da sizin sayenizde keşfedeceğim .Eski Antik Dönemi haritasını nereden bulabilirim?Çok değerli bir tarihçi ve araştırmacı olarak görüyorum sizi.Takipte olacağım.Hatta çizimlerimle memleketime dair bilinmeyenleri açığa kavuşturmada size destek olmak isterim.İleride bir sergi için hazırlık olursa Antakya antik adıyla Demirkapılı şehir adını verebiliriz.Bu emeğiniz için sizi ayakta alkışlıyorum.Saygılarımla
Teşekkür ederim hocam. Güzel yorumlarınız ve düşünceleriniz beni gururlandırdı.